Ben Mi?

5 dakikalık okuma

İnsan bazen çocukluğunu yaşadığı yerlere dönmek istiyor, bu da bir gerçek. Ama ne zaman oraya ziyarete gitsem, aynı hazzı alamıyorum. Belki de bunun nedeni, orada kalmamam, sadece kısa bir ziyaret yapmamdır. Adı üstünde, ziyaret… Belki orada yine mutlu, eğlenceli ve huzurlu günler geçirsem, aynı tadı alırım.

Ama şimdi fark ediyorum ki ben eski evimi, eski arkadaşlarımı, eski sahaları özlememişim. Ben çocukluğumu özlemişim. O zamanki anılarımı, hislerimi özlemişim. Şimdi orası eskisi gibi değil. Ne ben eskisi gibiyim ne de zaman… İkimiz de büyüdük. Artık çocuk değiliz.

Belki de her şey tadında kalmalıdır. Ya da belki önemli olan anılarım değil, düşündüğüm o kızdır. O kızdır bana anıları sevdiren, o kızdır bana orayı sevdiren… Ya da o kızdır bana yaşama tutkusu veren.

İkimiz de çok ayrı dünyalardanız. Aramıza çok mesafeler girdi, ama onu hep aradım. Hâlâ da arıyorum.

Kelimelerimi buraya döküyorum ama bir sonuç yok işte. Ne yaparsın, hayat belki bir gün tekrar karşılaştırır bizi. Belki de o eski, teneffüs aralarındaki tatlı çocukça sohbetlere geri götürür bizi. Hayat götürsün de artık… Kaç yıl geçti aradan, değil mi? Ahah… Beni böyle yazılara iten şey nedir, hiç anlamıyorum. İçim mi, yoksa yaşımın getirdiği duygular mı? Bilemiyorum. Ama ileride bu yazıyı okursam, bana bunu neyin yazdırdığını belki daha iyi anlarım. Belki o zaman kendimi daha iyi tanırım.

Hayat geçiyor… Onunla tekrar tanışmayı gerçekten çok isterim. Bu yazıyı saklayacağım ve ileride okuyacağım. ben gerçekten kimmişim, nelerden hoşlanırmış, göreceğim. Aslında bu yazma duygusu içimi dökmek için… Bilgisayara yazıyorum ama içimdeki düşüncelerle baş başa kalıyorum.

Zaten çok da bir isteğim yok. Sadece güzel, mutlu ve sağlıklı bir ömür… Ve bir de o kız. "O kız" dediğimde hafife almayın, ya hu. Rüyalarıma bile girdi. Hatta bir keresinde, çok net hatırlıyorum. Yürüyorduk, o benden 2-3 adım önde gidiyordu. Sonra arkasına döndü, bana üzgün bir bakış attı ve uzaklaştı. Peşinden koşmuştum. İşte, bu kadarını hatırlıyorum. O bakış belki de gerçek hayattan bir işaretti… Bana onu artık sevmemem gerektiğini söylüyordu belki de.

Ahah… Bilemiyorum. Buna kendimi ne kadar inandırmak istesem de içten içe biliyorum: Benim gibi birini nasıl sevebilir ki? Yakışıklı bile değilim. Ne kadar genç, zeki ve yakışıklı çocuk var… Beni hayatından tamamen çıkarsa bile, umarım mutlu, sağlıklı ve huzurlu bir yaşam sürer. Zaten beni hatırladığını da düşünmüyorum.

Öyle olsun… Ona kırgın değilim. Asıl hata bende. Ona böyle duygular besleyerek kendimi kandırıyorum.

Bu yazı sürer gider böyle… Daha çok yazacağım. Daha çok içimi dökeceğim. Ne de olsa hâlâ gerçek bir dost edinemedim. İnsanlar çok çıkarcı… Belki ben de öyleyimdir, sonuçta ben de insanım. Ama yine de garip geliyor. Sana kibar ve yardımsever davranan biri olur ama içinden bir çıkar, bir kibir hissedersin. Bunu kendi açığa vurmaz ama gözlerinden bile anlarsın.

Bilemiyorum ama sanırım bu konuda haklıyım. Zaten bu çıkarımı da yeni yapmadım. Aklıma geldikçe düşünüyor ve hep aynı sonuca varıyorum.